]]>

8 Temmuz 2011 Cuma

Dünyadaki Atmosferi Koruyucu Mikro Canlılar: Fitoplanktonlar

“Dünyanın akciğerleri nelerdir?” diye bir soru sorulsa buna her zaman için “bitkiler ve ormanlar” cevabı verilecektir. Ancak %70’i su olan Dünyamızda ormanların oranı %10’u bile bulmaz. Fakat yine de birçok in-sanın ormanların ihtiyacımız olan oksijenin tamamını karşıladığı yolunda ortak bir kanaatleri vardır. Oysa atmosferin temizlenmesinde ormanlardan daha etkin olan bir canlı grubu vardır. Gözle görülmeyen bu canlı grubu fitoplanktonlardır.
•Fitoplanktonların özellikleri nelerdir?
•Fitoplanktonlar hangi sebeplerden dolayı önemlidirler?

Deniz altındaki pek çok canlının temel besini bitkisel ve hayvansal olarak ikiye ayrılan planktonlardır. Planktonların varlığında bir azalma, balinalardan küçük deniz canlılarına kadar pek çok canlı için tehlike oluşturur. Bu mikroskobik canlıların önemi sadece bununla sınırlı değildir. Özellikle bitkisel planktonlar, dünya üzerindeki çeşitli dengelerin sağlanmasında önemli görevler üstlenmişlerdir.

Fitoplanktonlar bitkisel planktonlardır ve temel olarak deniz akıntılarıyla sürüklenen tek hücreli mikroskobik organizmalardan oluşurlar. Bu canlılar, genellikle okyanus yüzeylerinde yaşamakla birlikte, göl, gölet, nehir ve derelerde de bulunmaktadırlar. Boyutları 0,002-1 mm arasında değişen ve sahip oldukları klorofil nedeniyle yeşil renkli olan bu canlıların gözle görülebilmesi mümkün değildir. Kutup bölgelerine yakın soğuk sularda çoğalan fitoplanktonlar buradan tüm okyanuslara yayılarak Yüce Allah’ın kendilerine emrettiği çok önemli görevleri yerine getirirler.

Fitoplanktonlar Dünyanın Oksijen İhtiyacını Karşılar

Bütün canlıların hayatlarının devamı ve büyüyüp gelişmeleri için, enerjiye ihtiyaçları vardır. Bilindiği gibi canlıların enerji ihtiyacı güneşten karşılanır. Güneşten gelen enerji bitkilerin bünyesinde olan klorofil hücreleri sayesinde kimyasal enerjiye dönüşür ve bu sırada inorganik maddelerden organik maddeler oluşur. Diğer canlılar ise besin ve enerji ihtiyaçlarını bitkileri yiyerek karşılarlar. Bitkilerin gerçekleştirdiği bu olay, fotosentez olarak adlandırılır. İşte fitoplanktonlar karadaki bitkilerin yaptığı bu işlemi klorofil pigmentleri sayesinde okyanuslarda yapar. Bu mikro canlılar, yaptıkları fotosentez işlemleri sırasında havadaki karbondioksiti emer ve ihtiyacımız olan oksijenin % 80’den fazlasını atmosfere verir. Yaşam süreleri bir ya da iki gün ile sınırlı olan ve mikroskop yardımı olmadan göremediğimiz fitoplanktonlar dünya üzerindeki bitkilerin ürettiği oksijenden çok daha fazlasını üreterek dünyanın temel oksijen kaynağını oluştururlar.

Şüphesiz yaşamımızı devam ettirmemizi sağlayan bu detaylı ve kusursuz sistemi yaratan Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır.
“Gece ile gündüzün art arda gelişinde (veya aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 5)
Fitoplanktonlar Bulutların Oluşmasında Rol Oynayan “Dimetil Sülfür” Adlı Maddeyi Atmosfere Verirler
Fitoplanktonlar, iklimin ılımanlaşması ve bulutların şekillenmesinde önemli bir rol üstlenen kükürt temelli bir bileşik olan dimetil sülfürün (DMS) sentezlenmesinden de sorumludurlar. Dimetil sülfür, “Kokkolifor” adı verilen fitoplankton grubu tarafından atmosfere verilir ve denizin hemen üstündeki havada oksijenle reaksiyona girerek katı taneciklere (sülfat) dönüşür. Su buharı, sülfat içinde yoğunlaşarak bulutları meydana getirir. Bu bulutlar da güneşten gelen radyasyonu geri yansıtarak gezegeni olması gerekenden daha soğuk, yani şimdiki ısısında tutar. Dolayısıyla bu canlılar, gezegenin ısısını dengeleyecek kadar etkili ve önemli bir özelliğe sahiptirler.

Atmosfer ısınmaya başladığında fitoplanktonların aktivitesi artar ve DMS, yani dimetil sülfür gazı üretmeye başlarlar. Bu küçük canlıların bu maddeyi nasıl ve neden ürettikleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Bir görüşe göre DMS hücrenin salgıladığı bir atık maddedir. Diğer bir iddiaya göre de hücreler zarar gördüklerinde düşmanlarına karşı korunmak için toksik, yani zehirli bir asit salgılamaktadırlar. Virüs veya planktonların saldırılarına uğrayan fitoplanktonlar, işte bu nedenle büyük miktarda DMS salgılar. Bu hipotez doğrulansa da bir fitoplanktonun bu maddeyi neden bazı zamanlarda fazla miktarda bazı zamanlarda da az miktarda salgıladığı henüz anlaşılamamıştır. Bu canlının söz konusu maddeyi salgılaması, daha çok ihtiyaca yönelik olmaktadır. Fitoplanktonlar, sıcaklığa göre üretim miktarını değiştirmektedirler. Hedef, yeryüzünün soğutulması olduğundan fitoplanktonlar, DMS üretimini tropik bölgelerde daha fazla, daha soğuk bölgelerde daha az yapmaktadırlar. Ellbette bu canlıların bu maddeyi çevrenin ihtiyacına göre algılayıp salgılaması mümkün değildir. Bu canlıların sahip oldukları bu bilinç, Yüce Allah’ın üstün aklı ve ilminin tecellisidir. Bu gerçek, bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:
“İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır, öyleyse O’na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir.” (Enam Suresi, 102)

Fitoplanktonlar Karbon Dengesinin Korunmasından Sorumludur

Yılda yaklaşık iki milyar tonun üzerindeki karbon, okyanuslarda yaşayan fitoplanktonlar aracılığı ile emilir. Bitkilerin daha hafif olan “karbon 12” içeren gazları kullanmaları ve bu durumda “karbon 13” gazının atmosferde birikmesine rağmen okyanusların karbon gazı konusunda seçici olmaması ve deniz suyunda çözünmüş karbondioksiti fotosentezle bünyelerine alma oranının yüksek olması atmosferin temizlenmesinde önemli bir rol oynar. Karbondioksit özellikle soğuk okyanus sularında kolayca çözünürken fitoplanktonlar ve deniz bitkileri hızla çözünmüş karbonla beslenerek atmosferin temizlenmesine önemli katkı sağlarlar. Bilindiği gibi karbondioksit, toplam sera etkisinin tek başına %50 kadarından sorumludur. Atmosferdeki karbondioksit miktarının ve dolayısıyla sera gazı seviyesinin kontrolünde, fitoplanktonların büyük bir payı vardır. Yüce Allah bu canlıların sayısını çok fazla yaratarak atmosferdeki karbon dengesinin sağlanmasına vesile olur.

Rabbimiz yaratışındaki üstünlüğü bir Kuran ayetinde şöyle haber vermiştir:
“… Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.” (Talak Suresi, 3)
Fitoplanktonlar Okyanuslardaki Sudaki Organik Maddeleri Büyük Miktarda Artırırlar ve Besin Zincirinin Temelini Oluştururlar

Fitoplanktonlar sudaki organik maddelerin miktarını arttırarak suda yaşayan organizmaların besinlerini de artırırlar. Dolayısıyla alglerin bulunduğu sular son derece verimli ve diğer canlıların yaşaması için oldukça elverişlidir. Aynı zamanda suların yenilenmesi açısından da temizleyici bir rol oynarlar. Doldurucu, hatta yapıcı özelliklere sahip olanlar, kıyı ve diplerin biçimini ve niteliğini değiştirirler.

Fitoplanktonlar suda yaşayan diğer bitkilerle birlikte besin zincirinin ilk basamağını oluşturur. Pek çok balık türünün yaşaması için temel besin kaynağı olan bu canlılar, balıkların yanı sıra böcekler, su kuşları, foklar, penguenler ve balinaların da besin kaynağıdır. Özellikle Kuzey Pasifik Okyanusu ve Bering Denizi fitoplankton sayısının fazla olduğu bölgeler oldukları için diğer canlı türlerinin de sayısı artmakta ve bu bölgeleri tür açısından son derece zengin hale getirmektedirler.

Atmosferin Dengesinin Korunmasında Büyük Görevler Üstelenen Fitoplanktonları Yaratan Yüce Allah’tır
Yeryüzünün oksijen ve aynı zamanda besin kaynağı olan, bulutların oluşumuna etki ederek iklimi düzenlemede önemli görevler üstlenen fitoplanktonlar, denizdeki en küçük canlıdan kara üzerinde yaşayan en büyük hayvana, hatta insana kadar tüm varlıklara çeşitli şekillerde fayda getiren üstün bir yaratılış harikasıdır. Sadece kendi hayatını devam ettirmekle kalmaz, başka canlıların bedenlerine girip onlara da fayda sağlarlar. İşte bütün bunlar, Allah’ın mutlak varlığını görmek isteyenler için büyük ve benzersiz delillerdir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’tır.” De ki: “Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?” De ki: “Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?” Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah, herşeyin Yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır.”” (Ra’d Suresi, 16)

Fitoplanktonlar Endüstride Nasıl Kullanılıyorlar?

Bazı fitoplanktonlar, temel enerji olarak ışık ve CO2 kullanırlar. Kimileri ise basit organik maddelerden kompleks organik maddeler üreterek bunlarla beslenirler. Bu mikro canlıların kullandıkları ve ürettikleri enerjinin miktarını anlayabilmek için şu örneği verebiliriz. Atlantik Okyanusu’ndaki günlük enerji zincirinde, bir yaz gününde okyanus yüzeyine güneşten ulaşan enerji miktarı 2 milyar kaloridir. Bu enerjinin %99.5’i yansıtılır ve dağıtılırken sadece %0.5’lik bir oran 1.670.000 gr. besin üretmek amacıyla fitoplanktonlar tarafından kullanılır. Bu canlılar, bunun %32’sini karbondioksit olarak alır, %8’ini ise organik madde olarak eritir ve dışarı atarlar. %8’lik oran, gezegenin ihtiyacı olan organik madde miktarıdır. Söz konusu döngü ile bu organik madde diğer canlılara iletilmiş olur.

Fitoplanktonların sahip oldukları bu özellikler, onların çok yönlü olarak kullanılmasını sağlar. Çeşitli yiyeceklerin, ilaçların ve diğer endüstriyel ürünlerin kullanımında doğrudan kullanıldıkları gibi, çeşitli ürünlerin yapımında da çok önemli bir etkendirler. Bu ürünler, çeşitli yiyeceklerin, tıbbi ve kozmetik ürünlerinin yapımında da kullanılmaktadır. Allah, bu küçük canlıyı, pek çok faydaya vesile kılmıştır. Elbette bu, üstün güç sahibi Yüce Rabbimiz’in büyüklüğünün bir başka önemli delillerinden biridir.

Diatomlar Yüce Allah’ın Nimet Olarak Yarattığı Çok Özel Bir Fitoplankton Türüdür

Atmosferin korunması ve ekolojik açıdan önemli görevler üstlenen fitoplanktonları oluşturan tek hücreli suyosunlarına örnek olarak, yüzeyleri geometrik biçimlerle bezeli olan silisli kapsülleri sayesinde kolaylıkla tanınan, diatomlar gösterilebilir. Binlerce yıl önce denizlerde ölen diatomlar petrol yataklarının kaynağını oluşturmaktadır. Diatomlar ayrıca pek çok balık ve balina gibi suda yaşayan canlılar için önemli bir besin kaynağı oluşturmaktadır. Aynı zamanda balık yağında bulunan D vitaminini de sağlamakla sorumludurlar. Allah bu küçük canlıyı balığa rızık olarak yaratmış, ardından onu balığa ve balığı besin olarak kullanan insana yararlı hale getirmiştir. Bilindiği gibi, balık yağı insanın gelişimi için oldukça değerli bir besindir.

Bunların yanı sıra diatomlar endüstriyel olarak da kullanılmakta ve çeşitli maddelerin filtre edilmesini ve yalıtılmasını sağlamaktadırlar. Bu canlılar özellikle silis, nitrat ve fosfatın canlılar için kullanılabilir hale gelmesinde de son derece etkilidirler. Hatta belirli şartlar altında kirli su kaynaklarının saf hale getirilmesini de sağlayabilmektedirler. Bu işlemlerin pek çoğu günümüzün laboratuvar şartlarında bile gerçekleştirilemezken, bir hücre zarı ve kloroplasttan ibaret olan tek hücreli bir canlının adeta bir kimya laboratuvarı gibi çalışması elbette onun kendi becerisi değildir. Onun, dışarıdaki karbondioksitten, ürettiği oksijenden, karbonun canlılar için öneminden, balık yağındaki D vitamininden haberi bile yoktur. O, sadece üstün özellikleriyle kendisine yüklenmiş görevleri yerine getirir. İşte bu nedenle ilhamla hareket eder. Ona bu ilhamı veren, onu yaratan, onu canlılığın varlığı için gerekli kılan üstün güç, yeri göğü ve bunların içinde bulunan her şeyi “Ol” emri ile yaratan Allah’tır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:

“Onu istediğimizde herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca “Ol” demekten ibarettir; o da hemen oluverir.” (Nahl Suresi, 40)



sitemiz kez ziyaret edilmiştir.
http://haberanatomi.blogspot.com/